
İnşaat Mühendisi-Kentsel Dönüşüm Uzmanı Zeki Yıldırım, dünkü depremin ardından, “Ülke genelinde bölge depremsellik farkı gözetmeksizin bir Deprem Master Planı hazırlanıp paydaşlarla birlikte zaman kaybetmeden yürürlüğe konulmalıdır” dedi.
Elazığ’da dün akşam meydana gelen 6,8 şiddetindeki deprem, Şanlıurfa başta olmak üzere birçok ilde hissedildi. Özellikle Elazığ ve Malatya bölgesinde yıkımlar ve ölümler meydana gelirken, yaşanan deprem sonrasında Şanlıurfa’da da halk sokaklara döküldü.
Vatandaşların bir bölümü geceyi araçlarında veya toplanma alanlarında geçirirken, yaşanan bu durum depreme karşı alınması gereken önlemleri ve yapılması gereken çalışmaları akıllara getirdi. İnşaat Mühendisi-Kentsel Dönüşüm Uzmanı ve Şanlıurfa İnşaat Mühendisleri Odası eski Başkanı Zeki Yıldırım, dün geceki depremin ardından önemli açıklamalarda bulundu.
Çözüme yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini dile getiren Zeki Yıldırım, “Ülkemizde yaşanan her deprem sonrasında daha önce yaşanmış deprem deneyimlerinden ders çıkartılmamış bir vaziyette TV programlarında ‘Ne zaman, nerede, kaç büyüklüğünde deprem olacak? Kaç bina yıkılacak veya kaç kişi ölecek?’ gibi, yıllardır hep aynı veya benzer şablonların tartışılması, halk üzerinde korku dışında bir etki yaratmadığı ve çözüme yönelik olmadığı artık görülmelidir” dedi.
‘KALICI ÇÖZÜME YÖNELİK ÇALIŞMALAR OLUŞTURULMALI’
Deprem konusunda kalıcı çözümler üretilmesinin elzem olduğunu, halkın da bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Yıldırım, “Ülkemizde depremde oluşabilecek maddi ve manevi her türlü kayıplardan korunmak için depreme karşı mühendislik önlemleri alınmış, mevcut Deprem Şartnamelerine uygun tasarlanmış yapıların iyi bir yapı denetim mekanizmasının kontrolünde inşa edilmesi, yapıların daha güvenlikli hale getirilmesi için deprem yönetmenliklerinin geliştirilmesi amaçlıyla üniversitelerimizin ilgili bölümlerine maddi kaynaklar aktarılarak araştırma ve geliştirme çalışmaların arttırılması ve bu AR-GE çalışmalara ait çıktıların ağırlıklı olarak TV programlarında ve diğer iletişim araçlarında gündeme getirilmesi suretiyle halkımızın deprem konusunda bilinçlendirilmesi, bu çalışmalar sonucunla elde edilen verilerin şartnamelere işlenerek yayınlanması artık asıl konuşulması gereken kalıcı çözüme yönelik çalışmaları oluşturmalıdır” diye konuştu.
‘MASTER PLANI ZAMAN KAYBETMEDEN YÜRÜRLÜĞE KONULMALIDIR’
Afetlerin yıkıcı etkilerinden korunmanın ancak önlenebilir mühendislik çözümleri ile mümkün olduğunu kaydeden Yıldırım, hazırlanacak ‘Master Planı’nın önemine vurgu yaptı:
“Doğal felaketin önlenebilir mühendislik çözümleri sorunun kendisiyle birlikte açıklanabilmeli ve bu çözümlerin tüm sorumlu paydaşlarca uygulanması sağlanmalıdır. Afetlerin yıkıcı etkilerinden korunmak ancak önlenebilir mühendislik çözümleri geliştirmek ve uygulamakla mümkündür. Uygulamada İnşaat Mühendisleri’nin bilgisi ve denetiminde yapılması gerekli yapıların, diğer tüm mühendislik-mimarlık formasyonlarının da katılacağı kolektif bir çalışma sonucu iyi bir yapı denetim süreci ile sağlıklı, depreme dayanıklı, konforlu yapılar üretmek mümkündür. Zeminden temele ve üst yapıya kadar depreme dayanıklı yapı tasarımı, uygulamada eksiksiz ve tasarımına uygun yapı denetimi yapılması ile deprem korkusunu hayatımızdan atabiliriz. Bu anlamda ülke olarak yeterli mühendislik tecrübesi, bilgi ve birikime sahibiz.
Ancak; salt yapı odaklı alınacak mühendislik önlemleri depreme karşı tek başına yeterli çözümler olmayacaktır. Ülkemizin bütünüyle deprem kuşağında yer alan bir ülke olduğu gerçeğini unutmamalı ve depremle yaşamaya alışmalıyız! Lokal yerleşimler için ‘Biz deprem bölgesinde değiliz, bizde deprem olmaz’ demek sadece gerçekten kaçmaktır. Ülke genelinde bölge depremsellik farkı gözetmeksizin bir Deprem Master Planı hazırlanıp paydaşlarla birlikte zaman kaybetmeden yürürlüğe konulmalıdır. Bu plan kapsamında mühendislik hizmetleri yanı sıra, mimari planlama, şehir ve bölge planlama, sosyo-ekonomik planlamalar, afet anında iletişimin planlanması, temel ihtiyaçlara ulaşabilmenin planlanması, sosyal sorumluluk projeleri ve bunun gibi birçok planlama birlikte düşünülmelidir. Yeni yapılacak alanlar ile meskun mahallerde yapılacak planlamalar ayrı başlıklarda planlanmalıdır.”
'DEPREM ÖLDÜRMEZ, RİSKLİ BİNA ÖLDÜRÜR'
Deprem riski taşıyan yapıların kentsel dönüşüm ile yenilenmesi gerektiğinin altını çizen Yıldırım, “İlgili kurumlarımız tarafından belirlenmesi gereken sit alanları, imara açılmaması gerekli alanlar, yerleşime uygun olmayan alanlar, yeşil alanlar, tarım arazileri ve kıyı şeritleri taviz verilmeksizin yapılaşma alanları dışında tutulmalıdır. Meskun mahallerde yapılacak planlamalar kapsamında mevcut durumda deprem riski taşıyan yapı stoku yetkili/lisanslı mühendislik marifetiyle tespit edilmeli, bu yapıların tasfiyesi ve yerine sağlıklı, güvenli, konforlu yapıların yapılması için 6306 sayılı kentsel dönüşüm kanunu kapsamında yetkili tüm kurumlarımızın bürokraside boğulmadan gerekli kolaylıkları sağlamaları ve böylece kendiliğinden dönüşümün önünü açmaları elzemdir. Ben; Şanlıurfa Yapı Denetim Kuruluşları Birliğinin (YDKB) bir üyesi olarak birliğimiz adına ve Şanlıurfa’da yaşayan TMMOB üyesi bir mühendis olarak katkı sunacağını bildiğim diğer tüm TMMOB üyesi mühendis, mimar ve şehir plancıları arkadaşlarımızla birlikte yetkili mercilerimizin master plan çerçevesinde başlatacağı her türlü çalışmaya karşılık beklemeden katkı sunacağımızı bildiririm. Unutmamak gerekir ki; deprem öldürmez, riskli bina öldürür” diyerek sözlerine son verdi.
BİHA
Yorum Yazın