olay sağ
olay sağ
Şanlıurfa
DOLAR34.0692
EURO37.7489
ALTIN2730.4
Ercan Akkar

Ercan Akkar

Mail: [email protected]

Başından Sonuna Kayıp Bir Yıl: 2025

Başından Sonuna Kayıp Bir Yıl: 2025

2025’e girerken kimse ‘iyi bir yıl olacak’ diyemedi. Daha Ocak sayfası açılmadan toplumsal nabız düşmüş, ülkenin ruhu kararmıştı. Yeni yılın ilk haftalarında Türkiye, sarsıntılarla yüzleşti;

Ekonomide yılın başında görülen dev zam dalgası, temel tüketim maddelerini ulaşılmaz hâle getirdi.

Kamuoyunu sarsan yolsuzluk dosyaları birbiri ardına ortaya döküldü; devlet kurumlarına güven daha Ocak’ta erimeye başladı.

Sağlık sistemindeki kriz, randevu bulamayan yüzbinlerce vatandaşın isyanına dönüştü.

Daha yılın ilk ayında toplumun büyük çoğunluğu aynı cümleyi kurdu: ‘Bu yıl zor geçecek.’ Kimse yanılmadı.

Dünya da 2025’e kötü başladı. Orta Doğu’daki çatışmalar şiddetlendi, Avrupa’da büyük bir siber saldırı milyonlarca kişiyi etkiledi, Asya’da deprem yüzbinleri yerinden etti. Bu karanlık tablo, global 2025’in ilk fragmanıydı.

SARSINTILARIN DERİNLEŞTİĞİ ZAMAN

Yaza geldiğimizde kimse yılın üzerindeki karabulutun dağılacağına inanmıyordu. Oysa daha kötü günler geliyordu. Türkiye’de yılın ortasına gelindiğinde;

Enflasyon Mayıs–Haziran döneminde zirveye çıktı.

Artık raflara bakmak bile cesaret ister hâle gelmişti.

Kamu yönetimindeki çürüme daha görünür oldu.

Belediyelerde, bakanlıklarda, yerel idarelerde torpil ve kayırma hikâyeleri toplumun sinir uçlarını zımpara gibi törpüledi.

Sosyal huzursuzluk büyüdü.

Şiddet vakaları, kadın cinayetleri, uyuşturucu ile ilgili suçlar…

Toplumsal doku adeta inceldi, kopma noktasına geldi. Dünya’da yılın ortasına gelindiğinde durum Türkiye’den farklı değildi.

Gazze ve Orta Doğu’da çatışmalar yeni bir eşiğe geçti, sivil ölümler rekor seviyeye ulaştı.

Avrupa tarihinin en büyük sel felaketlerinden birini yaşadı, binlerce kişi tahliye edildi.

Küresel ekonomi ikinci büyük çalkantısını geçirdi, dev teknoloji şirketlerinin iflas dalgası dünya piyasalarını sarstı.

Yapay zeka tartışmaları, etik ve güvenlik krizleriyle büyüdü; dünya ‘kontrol edemediği bir teknolojiyle’ yüzleşti.

2025’in ortası hem Türkiye’ye hem dünyaya şunu öğretti; Kriz artık istisna değil, yeni normdu.

YORULMUŞ BİR İNSANLIK, YORGUN BİR TÜRKİYE

Ülkemizde sonbahara geldiğimizde herkesin yüzünde aynı ifade vardı; ‘Yıl bir an önce bitsin.’

Kış öncesi enerji fiyatlarının yeniden artması, dar gelirli aileleri kara kışa hazırlıksız yakaladı.

Siyasi gerilim rekor seviyeye çıktı; kutuplaşma toplumun sinir damarlarını sıkıştırdı.

Kasım ayında açıklanan ekonomik veriler, yılın başında verilen sözlerin hiçbirinin tutulmadığını gösterdi.

Adaletsizlik yeniden manşetlere döndü; bazı davalarda hukuka olan inanç daha da zedelendi.

Yılın sonunda Türkiye’de en çok duyulan söz şuydu; ‘Bu yıl nefesimizi aldı.’

Yılsonunda Dünya içinde tablo değişmedi;

ABD ve Çin arasındaki gerilim, yılın son çeyreğinde yeni bir ticaret savaşına dönüştü.

Orta Doğu’daki çatışmalar daha geniş bir alana yayıldı.

Avrupa’da kışa şiddetli girmesi ile; enerji krizi yeniden kapıya dayandı.

Afrika’da geniş çaplı açlık dalgası dünya vicdanını yine sarstı, ama büyük devletler duyarsız kaldı.

Küresel tablo yılın sonunda şu cümlede toplandı; ‘Dünya yoruldu’

2025 bize sadece ekonomik kayıplar bırakmadı. Bu yıl;

İnsanların umutlarını,

Ailelerin huzurunu,

Toplumun dayanma gücünü,

Gençlerin geleceğe olan inancını götürdü.

Bir yıl düşünün; ne başı iyi geçti, ne ortası nefes verdi, ne sonu umut bıraktı. Yine de tarihe not düşmek zorundayız. Unutursak tekrar eder. Hatırlarsak belki değiştiririz. Karanlık yıllar geçer, ama bıraktığı iz kalır. 2025 de bu ülkenin ve dünyanın hafızasına ‘yorgun insanların yıl’ olarak kazındı.

Peki 2026’nın bize vereceği en büyük fırsat nedir dersek yeniden düşünme ve yeniden doğrulma fırsatıdır. Bu yılın acılarını unutmadan, hatalarını tekrar etmeden, karanlığa teslim olmadan ilerlemek için bir kapı aralayabiliriz.

Belki çok şey düzelmeyecek…

Belki zorluklar yine olacak…

Ama 2025’in karanlığını yazdık, kaydettik, unutmadık. Unutmadığımız sürece geleceğe yön verebiliriz. 2026, mücadele edenlerin yılı olabilir. Yeter ki pes etmeyelim.

Sevgiyle kalın.

 

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar